Kitaptan Alıntılar – Aylak Adam
2 Mayıs 2020Proje Nedir ?
10 Ocak 2021Sahiden İnsan Neyle Yaşar? Fiziksel ihtiyaçlarını gideren insan sorunsuz yaşar mı ? Ya da yaşamak denir mi buna? İnsanın sevgiye ve inanca ihtiyacı yok mu?
(..) Sağlığın yerinde İvan, -dedi,- dilediğin gibi gezip tozuyorsun; bense yıllardır sobanın üzerinde yatıyorum diye her şeyi sadece senin gördüğünü , benim hiçbir şey bilmediğimi sanıyorsun.Hayır oğlum , bir şey gördüğün yok; kin senin gözlerini kör etmiş.
Sayfa 37
İvan sağlığı yerinde varlıklı bir çiftçi , ona bu sözleri söyleyense yıllardır yatalak olan babası. Açıkçası sağlığı yerinde ve varlıklı olmak bana hep dünyada ulaşılması gereken bir statü gibi geliyor. Öyle olunca mutlu olacağımı düşünürüm hep. Fakat Tolstoy tüm bunlara rağmen insanın mutluluğunun , yaşama gayesinin sevgi olduğunu ima ediyor. Sevgisiz bir insan her şeye sahip olsa da bir şekilde hayatını mahvetmenin yolunu buluyor. İvan’da komşusu ile sonu olmayan bir kin savaşında tüm bu düzeni mahvetme yolunda ilerliyor.
(…)İki insan arasındaki kötülük sadece birinden mi çıkar ? Kötülük iki taraflıdır.(..)Sadece o kötü olsa sen hep iyi olsaydın ortada kin olmazdı.
Sayfa 37-38
Bir diğer hikayede Malaşa’nın Akulkina’nın kıyafetine çamur sıçratması çocukların aileleri arasında büyük bir kavgaya sebep oluyor. Aileler kavgaya devam ederken olayı unutan çocuklar kaldıkları yerden eğlenmeye , çamurda yürümeye devam ediyor. Bu hikayede beni en çok İncile’den alıntı ( Matta 18 ) şu son söz etkiledi :
(…) “Küçük çocuklar gibi olmazsanız , Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz.”
Sayfa 61
Göklerin Egemenliği Hristiyanlık inancında oldukça derinliği olan bir kavram. Dinler bir yana dursun insanın en saf olduğu çağları çocukluğudur. Sonra yaşadıkları , öğrendikleri ile şekil almaya başlar. Zaman içinde aldığımız şekillerin keskin kısımları da oluyor ve maalesef birbirimize zarar vermemize neden oluyor. Belki de böyle anlarda küçük bir çocuk gibi düşünmeye zorlamalıyız kendimizi , böylece daha ölçülü tepkiler verebiliriz. Hatta kinimiz ve öfkemizi de azaltabiliriz.
Peki mutluluğu nasıl bulacağız ? Maddi zenginliğe sahip olmak mıdır mutluluk ? Tolstoy bu soruya İlyas ve eşinin yaşadıklarıyla cevap veriyor. Tüm öyküler arasından en çok bunu beğendim. Bu öyküden bana kalanlar :
(…) Kocamla elli yıl yaşadık , mutluluğu aradık bulamadık. Elimizdekileri kaybedeli iki yıl oluyor, hizmetçi olarak yaşıyoruz ama gerçek mutluluğu bulduk, artık başka türlüsüne ihtiyacımız yok.
Sayfa 84
(…) Zenginken kocamla bir saat bile huzurumuz yoktu; ne konuşabiliyor ne ruglarımızı düşünebiliyor ne de dua edebiliyorduk. Bir sürü meşgalemiz vardı!
(…) Şimdi sabah kalkınca , kocamla sevgiyle , dostça konuşuyoruz. Kavga edecek , kaygılanacak bir şeyimiz yok.
Sayfa 85
Belki de mutluluk sadeliktir. Tüm bu gürültülü yaşamda gürültüyü en aza indirmektir belki de mutluluk. Belki de herkes için tanımı farklıdır mutluluğun kimi için aşk , kimi için aile , kimi için para… Ancak nerede ararsak arayalım sevgisiz bir mutluluktan söz edemeyiz.
O halde İnsan Neyle Yaşar ? Sevgiyle mi ? Mutlulukla mı ? İnançla mı ? Yoksa başka bir şeyle mi ?